Aileye gelen her yeni bebeğin doğumu, şüphesiz ailenin her üyesi için büyülü ve heyecanlı bir bekleyiştir. Ancak bu süreç mutluluğun yanı sıra bazı zorlukları da beraberinde getirir. Bu dönemin özellikle anne için çok hassas bir dönem olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Uzmanı Prof. Bu nedenle bazı durumlarda depresyon ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla bu dönemde hem annenin hem de çocuğun ilgiye ve şefkate ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız.” Hamilelik sırasında anne vücudunda pek çok değişiklik olduğunu ve doğumdan sonraki ilk altı haftanın lohusalık dönemi olarak adlandırıldığını paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Nermin Tansuğ, şunları söyledi: “Bu dönemde bu dönemde Çocuk ve anne birçok değişiklikle baş etmeye çalışır. Hamilelikte meydana gelen fiziksel ve duygusal değişiklikler, doğumdan sonraki 40 gün içinde yavaş yavaş normale döner. Bu değişikliklerin tamamen eski haline dönmesi bir yılı bulabilir. “Bu süreçte ağrı, rahim kasılmaları veya ruh hali bozuklukları hissedebilirsiniz ve bu çok doğaldır” dedi. Cilt ve gözlerle temas önemlidir “Anne-bebek arasındaki bağ, bebeğin anne karnındaki hareketleriyle başlıyor, 9 ay boyunca giderek artıyor ve doğumdan sonra zirveye ulaşıyor” diyen Prof. etkileşim. “Doğumdan sonra erken dönemde anne ile bebeğin bir arada olması, anne ile yenidoğan arasındaki ilişkinin hızlı bir şekilde başlamasına neden oluyor, aralarındaki ten ve göz teması da ilişkiyi olumlu yönde güçlendiriyor” dedi. Annenin kaygısı çocuğu da etkiliyor Annenin kaygılı ya da güvensiz ruh halinin bebek tarafından hemen fark edildiğini anlatan Prof. Dr. Nermin Tansuğ, şöyle konuştu: “Bu durumda bebek huzursuz oluyor ve ağlıyor. Bebeğin daha sık ağlaması bile annenin kaygısını artıran bir kısır döngü oluşturabilir. “Bu dönemde babanın ve yakın çevrenin destekleyici tutumları anneyi cesaretlendiriyor” dedi. Annenin maruz kaldığı büyük değişimler nedeniyle zorlu bir süreçten geçtiğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Nermin Tansuğ, şöyle konuştu: “Çocukların gelecekte kişiliğinin olumlu veya olumsuz psikolojik gelişimi büyük ölçüde buna bağlıdır anne-babanın ilk günlerdeki tutumlarından ve çocuklarıyla olan ilişkilerinden başlar”. Destek süreci atlatmanın anahtarıdır prof. Nermin Tansuğ, “Anne vücudunda hormonal değişiklikler olurken anne sütü geliyor, göğüsleri doluyor, kanama devam ediyor, zaman zaman karın ağrısı oluyor, bebeğini sık sık emzirmek zorunda kalıyor, uykusuzluk çekiyor” dedi. , Sütünün bebeği doyurmaya yetip yetmediği konusunda endişeleniyor, bebek ağlıyor, Bebekte gaza neden olabilecek bazı favori yiyecekleri yiyememek ya da kahve ve çayı eskisi kadar sık içememek gibi faktörler, Annenin yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürdüğünü belirterek, “Anne doğumdan önce bu sürece hazırlıklı olmazsa gelişen kaygı ve stresle baş etmekte zorlanabilir ve doğum sonrası depresyon yaşayabilir” önerilerini şöyle sıraladı;
- Öncelikle hem babanın hem de evde anneye yardımcı olacak kişilerin doğum sonu döneme hazırlık yapması ve anneyi bu doğrultuda rahatlatması gerekiyor.
- Annenin de bu konudaki farkındalığını artırması ve bu değişikliklerin her doğum sonrası dönemde meydana geldiğini ve en önemlisi geçici olduğunu bilmesi gerekir.
- Bebek uyurken annenin de uyumasını sağlamak anne sütü üretimini artıracak, dinlenebilen anne ise daha az kaygılı olacaktır.
- Anne ve babaların doğum ve bebek bakımı konusunda eğitim alması, annenin düzgün emzirebilmesi gibi özgüvenini artıracak faydalar yaratır.
- Anneler bu dönemin geçici olduğunu ve kucağınızdaki bebeğinizin size verilen en büyük hediye olduğunu unutmamalıdır.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–